M.Ö  5000 yıllarında ve belki de daha önceleri, Avrupa’da Keltçe denilen bir dil kullanan insanlar yaşardı. Bu insanların varlığı M.Ö 7. ve 6 yüzyıllarda tarihte kendini göstermeye başladı. Şimdiki Avusturya bölgesindeki Halstatt (M.Ö. 1200 – 475) ve Fransa-İsviçre sınırındaki La Tene (M.Ö. 500 – 50) kültürlerinde  Keltlerin etkili olduğunu gösteren arkeolojik deliller mevcuttur. Bu bölgeler başta olmak üzere Avrupa’da birçok nehir, göl ve dağ gibi önemli yerlere Keltçe isimler verilmişti.

 

Avrupa’nın ilk topluluklarından biri olarak bilinen Keltlerin kendilerine has etkili savaş yöntemleri özellikle M.Ö 400 yıllarından sonra tüm Avrupa’da büyük ün ve korku salmıştı. Keltler orta Avrupa’da sıkışıp kalamamışlar, bitmeyen savaşlar, Roma hakimiyeti, nüfus artışı, yeni yer arayışları ve daha fazla zenginlik beklentisi gibi çeşitli nedenlerle, Kuzeyde Britanya’ya, Batı’da İspanya’ya, Doğuda Balkanlar’a ve sonra da Küçük Asya’ya göç etmişlerdir.

 

Tarihin ilerleyen sayfalarında, “Kelt” sözcüğü daha çok Britanya’ya giden  İrlanda ve İskoçya’daki Keltler için kullanılmıştır. Orta Avrupa ve Kuzey İtalya’da yaşayanlara da, “Gal” denilmeye başlanmış ve bu bölgeler “Galya” olarak adlandırılmıştır. M.Ö. 278 yıllarında boğazları geçerek Anadolu’ya yerleşen Galyalılar için  ise “Galat” sözcüğü kullanılmıştır. Galatlar orta Anadolu’da bugünkü Ankara ve çevresinde yerleşmişler ve bu bölgeye “Galatya” denilmiştir.

 

Keltler ticaret ve iletişim işlerinde yazıyı kullanmalarına rağmen kendilerine özgü ezoterik öğretilerinde yazıyı kullanmamışlardı. Druid öğretisi yazıyla değil, inisiye olan gençlere zaman içinde sözlü olarak verilirdi. Yazının beyni tembelliğe alıştırdığına, ezberleyerek bilgilerin daha kolay ve daha etkili kazanılıp saklanabildiğine inandıkları söylenir. Bu nedenle kendi tarihlerini, örf ve adetlerini, anlatan Kelt kaynaklı yazılara çok rastlanmamıştır.


Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir