Hz. Ömer ile Hz. Ebü Hüreyre (r. a.) anlatıyorlar: “Resülullah (a.s) buyurdular ki;

 
Kim bir belaya uğrayanı görünce şu duayı okursa: “Seni imtihan ettiği şeyde bana âfiyet veren ve birçok yarattığından beni üstün kılan Allah’a hamdolsun!” Artık yaşadığı müddetçe, bu bela ne olursa olsun ona mâruz kalmaktan muaf kılınır.” Tirmizi, Da’avât 38, (3427, 3428); İbnu Mâce, Dua 22, (3892). Ebü Hüreyre (radıyallâhu anh)’nin bir rivayetinde sâdece: “..Bu bela ona isâbet etmez” denmiştir.

 
Hz. Ebü Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) dua ederken şunu söylerdi: “Allahım, dinimi doğru kıl, o benim işlerimin ismetidir. Dünyamı da doğru kıl, hayatım onda geçmektedir. Ahiretimi de doğru kıl, dönüşüm orayadır. Hayatı benim için her hayırda artma (vesilesi) kıl. Ölümü de her çeşit şerden (kurtularak) rahat(a kavuşma) kıl.”

 
Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resülullah’ın duasının çoğu: “Allahümme âtina fi’d-dünya haseneten ve fi’l âhireti haseneten ve kınâ azâbe’n-nâr. (Allahım bize dünyada da bir hayır, ahirette de bir hayır ver, bizi cehennem azâbından koru” idi.”…


Hz. AIi (radıyallâhu anh)’nin anlattığına göre,
 “Bir mükâteb ona gelerek: “Kitâbet borcumu ödemekten âciz kaldım, bana yardım et” dedi. Ona şu cevabı verdi: “Sana, Resülullah (aleyhissalâtu vesseIâm)’ın bana öğretmiş bulunduğu bir duayı öğreteyim. (Onu okuduğun takdirde) Sıyr dağı kadar borcun da olsa, Allah onu sana bedel öder. Şöyle diyeceksin: “AIIah’ım, yeterince helalinden vererek beni haramından koru. Lütfunla ver, başkasına muhtaç etme.”

 
Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle istiâze ederlerdi: “Allah’ım! Aczden, tembellikten, korkaklıktan, düşkünlük derecesine varan ihtiyarlıktan, cimrilikten sana sığınırım. Keza, kabir azabından sana sığınırım. Haya ve ölüm fitınesinden sana sığınırım.”

 

Abdullah İbnu Amr İbni’l-As (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: “Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) şu duayı okurlardı: “AIlah’ım, huşü duymaz bir kalbten sana sığınırım, dinlenmeyen bir duadan sana sığınırım, doymak bilmeyen bir nefisten, faydası olmayan bir ilimden, bu dört şeyden sana sığınırım.”

 

Ebü Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Belanın ezmesinden, helâkın gelmesinden, kötü kazadan, düşmanların şamatasından Allah’a istiâze edin.”

 

Yine Ebü Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle dua ederdi: “Allahım, şikak ve nifaktan ve kötü ahlâktan sana sığınırım.” “Allahım! Açlıktan sana sığınırım, çünkü o pek fena yatak arkadaşıdır. Hıyânetten de sana sığınırım, çünkü o ne kötü huydur.”

 
Hz. Âişe (radıyallâhu anhâ) anlatıyor: “Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) ölümünden önce şu duaları çok tekrar ederdi: “Sübhânallahi ve bihamdihi, estağfirullahe ve etübu ileyh. (Allahım seni hamdinle tesbih ederim, màğfiretini diler, günahlarıma tevbe ederim.)” Ben kendisinden bunun sebebini sordum. Şu açıklamayı yaptı: “Ràbbim bana bildirdi ki, ben ümmetim hakkında bir alamet göreceğim. Ben onu görünce Sübhânallâhi ve bihamdihi, estağfirullahe ve etübu ileyh zikrini artırdım. Bu gördüğüm, İzâ câe nàsrullahi ve’l-fethu. süresidir. ”

 

İbnu Mes’ud (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Miraç sırasında İbrahim (aleyhisselâm)’le karşılaştım. Bana: “Ey Muhammed, ümmetine benden selam söyle. Ve haber ver ki: Cennetin toprağı temiz, suyu tatlıdır. Burası (suyu tutacak şekilde) düz ve boştur. Oraya atılacak tohum da sübhânallah, velhamdülillah, ve lâilâhe illallah, vallahu ekber cümlesidir.”

 

Hz. Ebü Bekri’s-Sıddik (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “İstiğfar eden kimse günde yetmiş kere de tevbesinden dönse günahta musır sayılmaz.”

 

El-Eğarru’l-Müzeni (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Şurası muhakkak ki, bazan kalbime gaflet çöker. Ancak ben Allah’a günde yüz sefer istiğfar eder (affımı dilerim)”

 

Hz.Ebü Hüreyre (radıyallâhu anh) diyor ki: “Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)’ı işittim, demişti ki: “AIIah’a kasem olsun, ben günde Allah’a yetmiş kere istiğfar ediyorum tevbede bulunuyorum.”

 

Esmâ İbnu’I-Hakem el-Fezâri (radıyallâhu anh) anlatıyor: Ebü Bekir doğru söyledi: “Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)’ı dinledim, demişti ki: “Günah işleyip arkasından kalkıp abdest alarak iki rekat namaz kılan sonra da AIIah Teâla hazretlerine tevbe eden her insan mutlaka mağfiret olunur.” Sonra da şu ayeti okudu. (Meâlen): “Onlar fena bir şey yaptıklarında veya kendilerine zulmettiklerinde Allah’ı zikrederler, günahlarının bağışlanmasını dilerler. Günahları Allah’tan başka bağışlayan kim vardır? (Al-i İmrân 135).

 

Allah’a inandım, meleklerine inandım, kitaplarına inandım, peygamberlerine inandım, âhiret gününe inandım, iyiliğin de kötülüğün de Allah tarafından geldiğine inandım, öldükten sonra dirilmenin hak olduğuna inandım. Ben şehâdet ederim ki, Allah’tan başka bir ilâh yoktur, yine ben şehadet ederim ki, Muhammed (a.s.m.) Allah’ın kulu ve peygamberidir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir